Yalakalık, Salatalık ve Alabalık...

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Bir “adam”ın önce omurgası olmalı…

Karaciğer, mide, kalp, kaslar, eklemler ve öteki tüm falan filan organlar bu omurganın çevresinde ve ona tutunarak oluşmalı…

Mide denen o aç gözlü uzva iki çörek daha fazla girsin diye, öne arkaya eğilip, sağa sola yalpalamamalı “adam”…

Dili dokuz boğum, beyni nedenselliğin hizmetinde ve düşüncesi aydınlık bir düzlemde gelişip, serpilmeli…

Adam, midesinden düşünüp, ileriye dönük hesaplarının terkisinde geviş getirmemeli…

Gerçek bir adam alkışsız, pohpohsuz yaşamayı bilebilmeli…

Yalakasız ve şakşaksız adım atabilmeli…

Kuşkusuz ve korkusuz dimdik durabilmeli…

Gözlerini insanlardan kaçırarak değil; şefkatli, sevecen bakışları ile insanlığı kucaklayarak bakabilmeli…

Adam, insan olabilmeli…

İnsan, adam olabilmeli…

Güvenilir, sağlam, omurgalı, yürekli, mert ve yiğit bir adam!..

İnsani değerlerle vitrinini süsleyerek insanlara kazık atmanın hesaplarını yapan bir adam müsveddesi değil; insanlığa hizmet etmek için [özveri ile ve gürültü yapmadan] didinip duran gerçek bir adam… Olmalı!.. Olabilmeli…

Evet, insanlar bu nitelikteki adamlardan oluşmalı…

Politika, temiz, dürüst ve erdemli insanların sıradan, olağan ve yalın bir meşgalesi olmalı…

Bilmem ne başkanı ile, sokaktaki adamın hiçbir bakımdan, hiçbir yerde ve hiçbir zaman bir farkı olmamalı; bulunmamalı…

Eğitim, düşünmeyi ve üretmeyi öğretmeli… Ezberlemeyi değil…

Okullar, insanları hayata hazırlamalı… Sınavlara değil.

Sosyal devlet, zenginlerin daha da zenginleşmesine, işsizlerin çoğalmasına ve yolsuzluğun olağan bir hale gelmesine engel olmalı… Direnç göstermeli ve çare bulmalı…

Ve aydınlar, Türk devriminin altı temel ok’unu baş tacı ederek, Atatürkçülüğü, içine yerleştirildiği “gardrop”tan özenle çıkartmalı ve bir eylem kılavuzu olarak başlarının tacı, eylemlerinin pusulası haline getirmeli ve bu ülkenin aydınlık geleceğine gerçekten, içtenlikle ve hiçbir kişisel çıkarın gölgesinde kalmadan hizmet etmeli ve emek vermelidir…

Evet… Bu satırlarda yer alan “meli” ve “malı”ları alt alta yazıp topladığımız zaman bir profil şekillenmektedir.

Bu profil, çağdaş insanlık değerleri ile“Türk Milliyetçiliği” ile ilgili esaslarının sıradan bir toplaması gibidir…

Peki… Bu yazının başlığında yer alan, “yalakalık, salatalık ve alabalık” kavramlarının bu yazının içeriği ile ne gibi alakası vardır?..

İşte bu noktada bu sorunun yanıtı önem kazanmaktadır.

Evet… Eğer bu ilgi, ilinti ve alakayı bu yazıyı okuyan sizler bulup çıkartamıyorsanız… Bırakın okumanızı ve bu yazıyı, karşınıza gelen ilk rastladığınız çöp tenekesine atınız…

Çünkü o zaman demek ki bu yazıyı yazan kişi olarak biz, bu yazının iskeletini ve içeriğini, sözünü etmeye çalıştığımız insanlık ideallerinin yörüngesine oturtamamışız demektir…

Boş verin gitsin…

faruk.haksal@politikadergisi.com

 

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.