Referandum Hikâye, AKP’nin Kendini Kurtarma Operasyonu Şahane

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Anayasanın değiştirilmesine yönelik iktidar sahibi AKP’nin teklifleri uzun süre tartışılacak cinsten.

 

Detaylı değerlendirme önümüzdeki günlere diyor kısa bir değerlendirme yapıyoruz.

 

Artık Siyasi Partiler kapatılmayacak!

 

Turşusunu kurup oturacağız…

 

Siyasi Partiler devlet yardımından yoksun bırakılmayacak!

 

Yemeyenin malını yerler hesabı,  dağıtılsın paralar…

 

Asker sivil yargıda yargılanacak!

 

Asker mi o da ne? Arzuhalciler dahi yargılayabilir…

 

HSK üyeleri dağıtılıyor!

 

Hayır hayır, üyeler var tabii, ama üyelerin seçimi o kadar uzun ince bir yol ki sabretmekten gebermiş misali olacak…

 

Yüce Divan?

 

Üyeleri AKP kendi seçeceğine göre adaletli olacaktır. Hep parti adında kullanacak değil ya…

 

Aile planlamasına önem!

 

İki kuruşu ile geçinmenin hesabını yapamayan çocuk hesabı yapsın…

 

Anayasa Mahkemeleri üyeleri çoğalsın!

 

Öyle on bir kişi ile olur mu? Kalabalık olsun…

 

Milletvekilliği düşmesine ayar!

Yok, öyle yasaklı olmak, parti kapansa da o kapı senin bu kapı benim, gezsin vekil…

 

 

Bu böyle sürer gider…

 

Teklif edilen AKP’nin “anayasa”sı, bizi bağlar mı? İstesek de istemesek de bağlar.

 

DTP yeni Anayasa teklifi ile kurtarılır mı? Elbette hayır. Ancak, BDP’yi kurtaracaktır.

 

Nevruz kutlamalarında “elebaşını”, “bebek katili” teröristi için “siyasi irade” olarak gördüklerini beyan edip Öcalan’a aşkını haykıran bir siyasi parti BDP.

 

Tüm bu görüntüleri demokratik açılım olarak değerlendirilen girişime gölge düşürmemek için eli kolu bağlı olan güvenlik güçlerine AKP Anayasasında bir değerlendirme var mı henüz, göremedim.

 

Karamsar değilim; çalsın sazlar, oynayalım hep beraber…

 

Babasının çiftliği gibi herkes at koştursun, yazsın çizsin. TC kimlik numarası gibi herkesin Anayasası olsun.

 

E partiler laikliğin aykırı fiillerin odağı haline gelirse? Tam yol ileri devam edilsin…

 

Demokrasi amaçlanmıyor, araç olarak kullanılıyorsa? Tam yol ileri devam edilsin…

 

Hukuk mu?

 

“Guguk” “guguk” diye her yerde bir çınlama sesi…

 

 Buz gibi soğuk sudan içen var mı?

 

 

Nuran.Talay@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Sn.Nuran TALAY'ın yazısı hk.

Yorum yapmama gerek yok.Altına imzamı atıyorum.

BOŞ BİR YAZI OLMUŞ..HEP

BOŞ BİR YAZI OLMUŞ..HEP AYNI..HAKARET..ZERRE KADAR TEKNİK VE KÜLTÜ VE ADAM GİBİ YORUM YOK....AĞZINI AÇ BAS KÜFÜR ....BU YAZARLIK DEĞİLDİR...SAYIN TALAY

cehalet-ihanet

DEVLET MİLLET İÇİN Mİ MİLLET DEVLET İÇİN Mİ Evet Bu konu iç içe geçmiş bir konu. Birisi birisinden önemlidir diyemezsin.Türklük –Müslümanlık. Yumurta mı tavuktan,tavuk mu yumurtadan çıkar.Bunlar münazara konularıydı bir zamanlar.İki gurup birbirlerinin zıddını savunurdu.Savunmayı en güzel yapan başarılı sayılırdı.Konu samimi olmak kaydıyla doğrular üzerinde fikir yürütmektir.Tabi tavuk-yumurta ilişkisini horoza sorarsanız.onun görevi bellidir.Her konu iki kişi arasında olursa doğru bulunabilir.Üçüncü kişi biraz da olsa işi karıştırabilir. Buraya nereden geldik.Devlet millet için vardır.Devlet milletin hizmetçisidir.Millet olmasa vergiler verilemez birtakım hizmetler yürütülemez.Askerlik yapan olmaz ve devlet sınırlarını koruyamaz. Doğal olarak ta Devlet olmaz.O zaman bu ikisi de bir birbirlerini tamamlıyor ve bir bir7i diğerinden az önemli veya çok önemlidir diyemeyiz. Devletine ihanet edenlere ne demelidir.Onlara da hain deniyor.Yani Devleti –Milleti birbirine karıştıran birini diğerinden üstün tutan.Devlet Memurluğu vardır.Devletin adamıdır.Devlet adına görev yapandır.Doğru görev yapan devleti ile milletini buluşturuyordur.Görevini tam ve uygun yapmayan da devlet ile milleti birbirine karıştırmış demektir.Devleti temsil eden kişi görevlerini tam yapmalı.Devlette muhtaç durumda olan vatandaşına her konuda eksiksiz olarak hizmet etmelidir.Devlet adına bu işi de devlet memuru yapacaktır.Hangi devlet memuru yapacaktır.Devletten MAAŞ alan herkes.Devleti temsil edenler onlardır.DEVLET MEMURLARI.Geçici bir süre içinde olsa seçilip devletten maaş alan SİYASİLER de.Siyaset yapıp da devletten nemalanmıyorsa ona diyecek sözüm yok.Nemalanmayan da yoktur bence.Devlet ,siyaset yapsın diye partilere bir çok para veriyor.Yani kısacası siyaset yapanlarda devletten nemalanıyor.Belli bir oy alıp mecliste temsil edilenler de bizim paralardan alıyorlar.Konumuz o da değil.Usul hatası veya kısmi yanlışlıklar olabilir.o konular tartışılır ve bir çözüm bulunabilir. Hani siyasiler diyor ya devlet memurlarına, siyasetçiye karışma,siyaset yapacaksan istifa et .Sahaya in. Bence bir yerlerde bir yanlışlık var.Sayın siyasetçiler;siz siyaset kanalıyla bir yerlere geliyorsanız,Devlet memurları yada çalışanları da bir takım şartları yerine getirerek bir yerlere geliyor.Devlet çalışanı sizlere emredemiyor amma siz istediğiniz devlet çalışanını istediğiniz muameleye tabii tutabiliyorsunuz.Ortada adaletsizlik var.Sizin her dediğiniz kanun gibi.Devlet çalışanının ise kaderi sizlerin dudaklarının ucunda gibi.Görevini yapmayan,ihanet eden,hak ederek bulunduğu yere gelmemiş olanlara hesap sorulsun.Hak etmediği halde makamlara gelenleri de yine sizler oralara getiriyorsunuz.Hak etmediği halde makamlara gelenlerin beceriksizlikleri yüzünden millete hizmet doğru dürüst gitmiyor.Vatandaşta devlete suç buluyor.Devlet çalışanlarının içinde hak etmeden oralarda olanlar olduğu gibi,hak etmediği halde siyaseten bir yerlerde olanlar da vardır.Devletten maaş alanların hepside kanunlar önünde eşit olmalı.Millette.VEKİLİ de.Kanunlar suç işleyenlere aynı oranda dokuna bilmelidir.Hak HAKLININ olmalıdır.Hak güçlünün olunca vatandaşla devletin arası açılıyor.Ondan sonra başlıyor suistimaller.Devletin beceriksiz siyasetçileri de vardır.Devletin beceriksiz memurları da vardır.Her iki gurubun içindekilerde bu ülkenin insanıdır.Her konuda liyakat aranırsa bunların önüne geçilir.Devlette Millet için varlığını gösterir.Millette devleti için varlığını gösterir.Hak etmeyen hak etmediği görevlere talip olmamalıdır.Bu konunun halledilebilmesi için top yekun EĞİTİME ihtiyacımız vardır.Eğitim içinde herkesin okuması, doğru kaynaktan beslenmesi lazımdır.İHANETİN de önüne bu şekilde geçebiliriz.Konusunda uzman olanlar uzman oldukları konularda görev yapmalı ve söz söylemelidirler.Televizyonlara bir bakarsak herkes her konuda bilgiliymiş gibi konuşup duruyor.Belediye başkanları beldelerinin yöneticiliğini bitirdiler başka beldelerde siyaset yapıyorlar.Siyaset bu kadar kolay ve herkesin yapabileceği bir konu ise,o kurum da sorgulanmalıdır.İnsan yönetmek bir sanattır.Bilgi beceri ister.Tecrübe ister.Ruh ister.Devlet,Millet,Vatan sevgisi ister.Büyüğe saygı,duymayı.İnsanları Yaradan dan dolayı sevmeyi.Dolayısıyle; sevgi,saygı,bilgi,tecrübeli insanlar üreten devlet kendi kurumsal geleceğini de sağlamış olur.Devlet kendi geleceğini kurtarmak için millete hizmeti getirecek.Millette geleceğini garanti altına almak istiyorsa devletine sahip çıkacak.

ilgili yazılar

http://www.yalovacizgi.com/KoseYazilari/YaziDetay.aspx?YaziID=833

DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ VE DÜRÜSTLÜK Düşünce özgürlüğü herkes tarafından savunuluyor. Son yılların modası. Düşünce eyleme geçmediği sürece suç sayılmamalıdır deniyor. Bu düşünce özgürlüğü, bütün düşünenlere de geçerlimidir?Devletimin,milletimin aleyhine çalışanlarla mücadele etmekle ilgili yöntemler bulmaya,onları kanunlar çerçevesinde bertaraf etmeye yönelik düşünceler üretebilir miyim.Plan ve proğramlar yapabilir miyim.bunları yaparken hiç bir yabancı kuruluştan maddi ve manevi destek almadan yapmayı planlayabilir miyim? Yöneticilerimizin sözleri hakkında olumlu veya olumsuz düşüncelerimi söyleyebilir miyim?Önemli olan devlet ve içinde yaşayan insanları ise;herkes hakkında fikrimi söylemek benim hakkım olmalıdır.Konumum ne olursa olsun.İşime düşüncemi karıştırmadığım sürece,her fikrimi kanunlar çerçevesinde söyleyebilmeliyim.Aynı oranda anlayamadığım ve bilmediğim meseleleri de sorabilmeliyim.Açılımların sonunu nerelere kadar gideceğini çok merak ediyorum.

anayasa

devletin tek iktidarı varsa oda chp dir. hangi kurum üyesi veya başkanı konuşursa konuşsun tv yi kapatıp sadece sesini dinleyin kesinlikle dersinizki bu konuşan chp millet vekilidir.Devletin her kurumu zaten siyasallaşmıştır.Türk solu adam gibi siyaset yapsaydı anayasayı akp değil chp değiştirirdi. hoş bu anayasanın kalmasını canı gönülden istiyor şimdiki chp, yazık çok yazık

bir yazı yazıyorsanız dalga geçer gibi yazı olmaz, ciddiyet yok, bilgi yok, yani hiç bişeyi yok yazılarınız tarafsız değil taraflıda olsa niteliksiz bir yazı , sn Deniz BAYKAL klasiği gibi onun muhalefeti gibi bir yazı, belliki kendinize aynı uslubu uygun görmüşsünüz

chp kendi koltuğunun sallanmasından korktuğundan bu tür davranışlar içersine girmiştir, eğer siz korkak ve devlet içinde saltanat sürme niyetindeyseniz hala unutmayınki size alternatif geliyor sol düşüncenin hakimi chp olmamalıdır olamazda, ergenekondan farkı olmayan hatta onun savunuculuğunu yapan bir düşünce yapısı ne MUSTAFA KEMAL ATATÜRK e nede türk milletine yakışır durumda değildir ve onların temsilcisi olamaz, chp kendi özünden fazlasıyla şaşmıştır.

anayasa hakkında

Yazdığınız maddelere bakınca doğrular ve yanlışlar görüyorum.Partilerin kapatılmasının hiç bir işe yaramdığı görülmüştür artık.Tabii arkasındaki kitleyi de kapatabiliyorsanız o başka Örnek:BDP-DTP
Askere sivil yargı yolu açılması neden bu kadar yaygaraya neden oluyor anlamıyorum.Bir asker bir sivile karşı infial uyandıracak bir suç işlediğinde askeri mahkeme devreye giriyor ve topluma şunu diyor "ben onu ncezasını veririm,siz karışmayın"
Bunun ortadan kalkması gayet normal Nuran Hanım
Saydığınız diğer maddelerin altında ben de iyi niyet sezmemekteyim sizin gibi.
Ancak yazınız sloganist,muhalefet olsun da taştan olsundan ileri gidememiş maalesef

Darbeye Hayır !

1982’de Türk milletine olağanüstü koşullarda ve silahların gölgesinde dayatılan darbe anayasasını değiştirmek için nihayet bir fırsat var önümüzde. Referanduma sunulan pakette neler olduğunu hatırlatalım öncelikle.
Özel surette korunması gerekenler için Pozitif Ayrımcılık Anayasaya girecek.
Kişisel verilerin korunması Anayasa teminatı altına alınacak.
Yurtdışına çıkış yasağı ancak hâkim kararıyla verilebilecek.
Devlet, çocuk istismarı, cinsellik ve şiddete karsı çocukları koruyucu tedbirleri alacak.
Memurlar ve diğer kamu görevlilerine, toplu sözleşme yapma hakkı verilecek.
Kamu Denetçiliği Kurumu kurulacak ve idarenin isleyişiyle ilgili şikâyetleri inceleyecek.
YAŞ’ın Silahlı Kuvvetlerden her türlü ilişik kesme kararlarına karsı yargı yolu açık olacak.
Askerlere sivil yargı yolu açılacak.
Anayasa Mahkemesi’nin yapısı değiştirilecek.
HSYK’nın yapısı değiştirilecek.
12 Eylülcülerin yargılanmasını önleyen anayasanın geçici 15.maddesi kaldırılacak.
Darbe ürünü olan bu anayasa mutlaka değişmelidir. Çünkü bu anayasa birey temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı bir anlayışla hazırlanmıştır. Anayasada temel hak ve hürriyetleri düzenleyen bölüme baktığımızda; vatandaşlarımızın temel hak ve hürriyetlerini ifade eden bir satırlık bir maddenin hemen altında özgürlükleri sınırlandıran koca bir paragrafın yer aldığını görürsünüz. Bu yaklaşım devleti merkeze koyan, vatandaşı yok sayan, insan mutluluğunu önemsemeyen jakoben bir anlayışın ürünüdür. İnsan hayatındaki her şey gibi devletin varlığı da insanı ve toplumu mutlu edebildiği oranda anlamlıdır. Bütün mantığı vatandaşa karşı devleti korumak olan bir anayasanın toplumu mutlu etmesi mümkün değildir.
12 Eylül 1980 darbesinin ürünü olan bu anayasa mutlaka kökten değiştirilmelidir. Çünkü bu anayasa darbecilerin ve mutlu azınlığın ayrıcalıklarını korumaya yönelik olarak hazırlanmıştır. Bu anayasa azınlığın çoğunluğa tahakküm etmesi için özel olarak dizayn edilmiştir. Bu anayasayla halkın çoğunluğunun oylarıyla seçilen ve icraatlarıyla ilgili her beş yılda bir halka sandıkta hesap veren yasama organı, yargı vesayeti cenderesine sıkıştırılarak etkisizleştirilmektedir. Halktan gücünü almayan organlara, yasama organı üzerinde sınırsız denetim yapma yetkisi verildiği yönetim biçimine demokrasi değil “oligarşik bürokrasi” denir. Çoğunluğun oylarıyla seçilen meclisin anayasa değişikliği yapmasına müdahale etmek; halka egemenliği sen kullanamazsın demekle eş anlamlıdır. Demokrasilerde egemenlik hakkı yalnızca millete aittir. Millet bu yetkisini yasama ve yürütme organları aracılığı ile kullanır. Memnun olmadığında da her beş yılda bir bu tercihlerini yeniler. Demokrasilerde kararları çoğunluk alır. Ancak çoğunluk tarafından azınlığın temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı düzenlemeler yapılması da asla benimsenmez. Demokrasiler bir yandan çoğunluğun iradesini gerçekleştirirken öte yandan da azınlıkta kalan vatandaşların hak ve hürriyetlerini güvence altına alırlar. Bugün karşılaştığımız durum ise bu söylediklerimizin tam tersidir. Toplumun çok küçük bir kesimi olan bir cunta grubunun hazırladığı bir anayasa, halk çoğunluğuna silah zoruyla dayatılmıştır. Bu anayasaya dayanılarak halkın büyük bir çoğunluğuna tahakküm edilmektedir. Temel hak ve özgürlükler kolayca ayaklar altına alınabilmektedir.
Sivil siyasetin önünün açılması, askeri vesayete ve yargı sultasına son vermek için mutlaka demokratik ve özgürlükçü yeni bir anayasa yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bugün yargı adeta bir siyasi partinin arka bahçesi gibi çalışmakta, tamamen taraflı ve ideolojik kararlar vermektedir. Anayasa mahkemesi fonksiyon gaspı yapmakta, TBMM’ye ait olan yasama yetkisini kullanmaktan da geri kalmamaktadır. Yapılacak yeni anayasa ile halkın yetki verdiği yasama ve yürütme organları ile didişmeyi görev edinmiş askeri bürokrasi ve yargı tarafsız hale getirileceğinden; kurumlar arası çatışma sona erecek, anayasal organlar arasında uyum sağlanmış olacaktır.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra idam edilen, hapishanelere tıkılan, siyaset yapma hakkı elinden alınan, sürgüne gönderilen, fişlenen milyonlarca Türk vatandaşının mağduriyetini biraz olsun hafifletmek için elbette bu referanduma evet demek boynumuzun borcudur. Halkı sürü yerine koyan darbecilere haddini bildirmek için evet demekten başka yol gözükmüyor. Demokrasi şehidimiz, Türk halkının sevgilisi rahmetli Adnan Menderes’in ruhunun şad olması, kemiklerinin sızlamaması için elbette bu referanduma evet demek gerekir. Cumhurbaşkanlığına aday olmaması için askerler tarafından tehdit edilerek, yurtdışına gitmek zorunda kalan rahmetli Ali Fuat Başgil’in hatırasına elbette bu referanduma evet demek gerekir. Aydınlarımıza suikastlar düzenleyerek milletin bir kısmını diğer kısmına düşman ederek bulanık suda balık avlamak isteyen derin devlet çetelerine inat elbette bu referanduma evet demek gerekir. Referandumda hayır oyu kullanın diyen, elinde binlerce insanımızın kanı olan, İmralı’daki bebek katili terörist başının inadına elbette bu referanduma evet demek gerekir. 90’lı yıllarda faili meçhul cinayetler sonucu hayatını kaybeden on binlerce vatandaşımızın kanı yerde kalmasın diye elbette bu referanduma evet demek gerekir.
Bu Anayasa değişikliği referandum sonucunda onaylanırsa ilk kez 12 Eylül 1980 cuntasının ürünü olan darbe anayasasında köklü bir değişiklik yapılmış olacaktır. Bir sonraki adım mutlaka bu darbe anayasasından tamamen kurtulup Türkiye’nin hak ettiği sivil, demokratik ve özgürlükçü yeni bir anayasa yapılması olacaktır.
Daha çok hukuk, daha çok demokrasi ve daha çok özgürlük için bu anayasanın değiştirilmesine elbette evet diyorum.
http://idrissaim.wordpress.com/2010/07/15/nicin-evet
İdris Saim

SAHTE GÜNDEMİ BIRAKIP GERÇEK

SAHTE GÜNDEMİ BIRAKIP GERÇEK GÜNDEME BAKALIM Sayın yöneticilerimiz meclis kürsülerinde taraftarlarına bol bol nutuklar çekiyorlar. Dinleyenler, taraftarları ve menfaat ilişkisi içerisinde bulundukları insanlar bolca alkışlıyorlar.Yanlış yönetim olursa ülke insanının hepsi zarar görüyor.Bu ve benzeri anlayışlarla ülke insanı her konuda duyarlı olmalıdır.İlk başta yöneticilerimiz.Bu yazımı Türk insanının duyarlı olabilmesi ve küresel güçlere karşı bilinçli olabilmesi noktasında 4 konuya dikkat çekmek için ayırdım.Basında da yer alan,ama bizim başka konulara dikkatimizin çekildiği anlardaki konulara.Torunlarımızın ülkesine bizim şimdiden sahip çıkabilmemiz içindir. Ülkemizde de son yıllarda ve son günlerde Cambaz-Hırsız oyunu oynanıyor. Çocuk ve genç iken bayram eğlencelerine, panayırlara, sirklere eğlenmeye giderdik. Sirklerde; 8-10 m yükseklikte tellerin üzerinde cambazlar yürür, bizlerde ha düştü ha düşecek diye heyecanlanır, başımızı yukarılara kaldırıp heyecanla cambazı seyrederdik. Bu ara hırsızlar sirkte dolaşır ve insanların arka ceplerinden cüzdanlarını çalarlardı. Bu oyun şimdilerde biçim değiştirerek sürmektedir… 3 aydır Kürt Açılımı tartışmaları sürerken, çaktırmadan çalınanlar ! 5 BİN 112 ADET MADEN SAHASI İHALEYE ÇIKIYOR Enerji ve Tabi kaynaklar Bakanlığı maden işleri Genel Müdürlüğü, toplam 5 bin 112 adet maden sahasını, aramaya açmak üzere ihaleye çıkaracakmış. Enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı Maden işleri Genel Müdürlüğü’nün konuya ilişkin duyurusu, resmi Gazetenin 23 Temmuz 2009 sayısında yayımlandı. Duyuruya göre, 3213 sayılı Maden Kanununun ilgili hükümlerince hukuki durumları sona eren 1801 adet 2. grup, 1467 adet, 3. grup 931 adet, 4. grup 913 adet, 5. grup maden sahası, aynı kanunun ilgili maddesine göre 23 Temmuz 2009 tarihinde ilan edilerek, ihale edilmek üzere aramalara açılacak. Söz konusu sahaların ili, ilçesi, maden grubu, koordinat dökümleri, alanlarını ve ihale tarihlerini içeren listeler, maden işleri Genel Müdürlüğünde en az 60 gün ve sahaların bulunduğu vilayetlerde en az bir ay süre ile ilan edilecek. İstekliler, (yani çoğu yabancı şirketler)Maden sahaları için başvurularını, sahanın ihalesinin yapılacağı tarihte ve saat 13.30 – 14.00 arasında, maden işleri Genel Müdürlüğünde bulunan ihale komisyonuna doğrudan yapacaklar. Posta veya diğer yollardan yapılan başvurular ise geçersiz sayılacak.(Tercüman gazetesi 24 Temmuz 2009) (İhale edildi) TEKELİN SON TUZLARI DA ÖZELLEŞTİRİLİYOR Tütün, Tütün Mamulleri, tuz ve alkol işletmeleri AŞ’nin (TEKEL) tuz işletmelerine ait özelleştirmelerin bu yılın sonunda bitirilmesi öngörülüyor. Özelleştirme idaresi Başkanlığı (ÖİB), Tekel’in Çamaltı Tuzlası’nın özelleştirilmesi için ilk, Ayvalık Tuzlası’nın özelleştirilmesi için ise ikinci ihalesini, açtı. Yurt dışında yerleşik taraflara satış ve devir, yürürlükteki “Doğrudan yabancı yatırımlar kanununa” tapu kanununa ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre yapılacak.Çamaltı ve Ayvalık Tuzlarının bu ihaleler kapsamında özelleştirilmesi halinde TEKEL, tuz üretiminden çekilmiş olacak.(14 Temmuz 2009- Ortadoğu Gazetesi) (ihale edildi) KARADENİZ 'DE 40 YILLIK PETROL Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Genel Müdürü( TPAO) Mehmet Uysal, Karadeniz de 10 Milyar varil petrol ve yıllık 1.5 trilyon metreküplük üretilebilir doğalgaz olduğunu öngördüklerini bildirdi. ABD’li Exxon Mobil ile anlaşma imzalandı. Bu anlaşmanın da Karadeniz’de petrolün bir hayal olduğunu düşünen kesimlere petrol’ün varlığını kanıtladığını ifade eden Uysal, Karadeniz’de ABD’li Chevron ile de petrol aramak için görüşmelerin devem ettiğini bildirdi. Karadeniz’de 60 bin Kilometrede 2 boyutlu sismik, 10 bin kilometrede 3 boyutlu sismik çalışmaları yaptıklarını ve denizi “dantel gibi işlediklerini” anlatan Uysal, Karadeniz’in Türkiye’nin 40 yıllık petrol ihtiyacını karşılayabilecek bir potansiyele sahip olduğunu dikkat çekti. Uysal, “Özellikle Karadeniz’deki keşiflerimiz inde ardından 2023 yılından itibaren petrol ve doğalgaz ithal etmeyecek ülke konumunda olmamız mümkün olacak” diye konuştu.( 4 Mart 2009 Cumhuriyet Gazetesi) KAZ DAĞLARI YANIYOR Kaz Dağları zengin bitki örtüsü, bol oksijenli havası, ormanları, akarsuları, antik ve tarihi özellikleri ile Türkiye’nin en önemli doğal alanları arasında yer alıyor. 258 bin hektarlık Kaz Dağlarında, 37 si sadece bölgeye has 900 bitki türü bulunuyor. Bölgede 125 bin insanın yaşadığı 337 orman köyü var. Kaz Dağlarında toplam 1 milyar Dolarlık Altın Cevheri olduğu belirtiliyor.(Ham olarak) Bölgenin 1,5 yıllık ürün gelirine karşılık yabancı maden sektörüne peşkeş çekilmek isteniyor. Kaz Dağlarında toprağın üzerindeki üretim, altındakinden daha değerlidir. Bölgede; zeytin, domates, ayçiçeği, kırmızıbiber, buğday, pamuk, pirinç, organik meyve, şarapçılık, arıcılık, orman ürünleri gibi gelir kaynakları bulunmaktadır. Birazda yabancı maden şirketlerinden bahsedelim: a) TECK COMİNCO :Kanadalı Şirket, Bayramiç, Muratlar, Çan Söğütalan mevkilerinde izin aldı altın ve bakır arıyor. b) OREKS MADENCİLİK :Yenice’de Kurşun ve çinko arıyor. c) KUZEY VE DOĞU TRUVA MADENCİLİK :Teck Cominco’nun ortağı olan şirket arama ruhsatı aldı. İşte TÜRKİYE gerçeği. Bizi yönetenler,refah düzeyimizi artırsınlar,sosyal hayatımızı yaşanır hale getirsinler,ülkemizi bize ve torunlarımıza yaşanır halde tutsunlar diye seçtiklerimiz.Ülkemizin içinde bulunduğu durum ve yöneticilerimiz.Düşmanın ne yaptığını yada yapmak istediğini anlıyorum da,içimizdekilerin durumlarına bir anlam veremiyorum.Yoksa işbaşına gelmek demek kendi hayatını kurtarmak demekte biz mi anlayamıyoruz! Tatilini 15.000 tl gecelikle Antalya’da 7 yıldızlı tatil beldesinde geçiren yöneticilerimiz ve asgari ücretle bir ayını geçiren vatandaşlarımızın uyanması veya uyandırılması düşüncesiyle…Torunlarımızın geleceğini teminat altına almak gerektiği inancıyla.Türkçe düşünün Türk kalınız…

REFERANDUM VE ANAYASA

REFERANDUM VE ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
Anayasa değişikliği ili ilgili Millet Vekillerinin çalışmalarını Meclis Televizyonundan canlı seyreden oldu mu?Benim ne demek istediğimi onlar anlarlar.Komisyon çalışmalarında uyuyan ve oy kullanma anı sandığa gidip oy kullananlarca hazırlanan anayasa metnine hayır derim.Herkes kendi iradesini kendisi koyabilmeli. Benim tercihim böyle.Oylama da hangi maddeye evet hangi maddeye hayır denileceğini bilenlere sözüm yok.Farklı konularda ki maddelere bir seçenekli oylama olmayacağını anlatmak istedim.12 eylül anayasasını değiştirmek isteyenler için en önemli bir konu vardı.Dokunulmazlıkların sınırlandırılması.Seçim barajının indirilmesi.Siyasi partiler kanunu.Bu konular hakkında hiç hazırlık yapmayan siyasi yönetim,bu dağın doğurduğu fare için mi büyük değişim deniyor.Sorgulamadan sandık başına gidenleredir bu sözüm.Farklı açılardan araştırmadan oy kullananlar vebal altındadır.Hele devlet millet sevdalıları daha fazla vebal altındadır.Hele milliyetçiler çok akıllı olu, vebalden kurtulmak için bin kere düşünmelidirler.Eski anayasa maddeleri ile yenilerini görmeden-karşılaştırmadan konuşmak biraz aldatılmışlık olur bence.
Anayasa değişikliğine gözü kapalı kabul edenlerin mantıkların ANLAYAMIYORUM..
PKK terör örgütü militanlarının ölüleri ile şehitleri bir tutanlar.Şehide kelle ,Apo’ya sayın diyenler.Askerlik yan gelip yatma yeri değildir diyenler.Ben babalar gibi satarım diyenler.Ben ülkemi pazarlamak için iş başına geldim diyenler.Gördükleri rüyalarda ABD ye Kılıvlınt’ta ameliyata gitmeleri gerektiğini söyleyen yumurtacılar mı.Türkiye’yi açılımlarla çıkmaza sokanlar.Habur’da terör örgütünün ayağına mahkemeleri getirenlere mi.Türk milletinin senelerce biriktirdiği yatırımları yabancılara satanların mı.Bir yıllık karı ile TÜRK Telekomu’u yabancılara satanların mı.Limanları,Bankaları yabancılara satanların mı.İçeride vatandaşlarına şov yapmak için dışarıda başka içeride başka konuşanların mı.Çocuklarına askerlik yaptırmayıp çürük raporu alanların mı.Çocuklarına gemicikler alınırken vatandaşların çocuklarını KPSS peşinde koşturanların mı.Dinci-Marksist-Leninist militanların akıl hocalığıyla yöneticilik yapanların mı.Ermeni kiliselerini restore edenlerin mi.Kuran Kursu yıktıranların mı.Baş olabilmek için gerekirse PAPAZ elbisesi bile giyerim diyerek HAHAM elbisesi giyenlerin mi. İktidara gelince halledeceğim dediği meseleleri hiç anmayanların mı(yoksulluk,yolsuzluk,işsizlik,türban).AB bir Hıristiyanlar kulübüdür deyip daha sonra AB kapılarında dolaşanların mı.İçeride ki bütün kurum ve kuruluşlarla kavga edip oraları ele geçirdikten sonra sesini çıkarmayan tutarsız davranışlar gösterenlerin mi.Terör ile mücadele verilen tavizler neticesi geldiği durum karşısında ABD dayanışmasına gitmeden karar veremeyenlerin mi. Danışman ZAPSU’nun çöpe süpürmeyin kullanın denilenlerin mi.
Hükümetin yanında olanlara kimler.Dün hakaret eden Numan beyler.Numan bey dün takiyye mi yapıyordu.
“Bu değişiklikten sonra, adalet arayan vatandaş hakkına daha erken mi kavuşacak,adalette gecikmelerin önüne mi geçilecek. Hâkimlerin iş yükü mü azalacak,mahkemeler duruşmaları mı hızlandıracak. Avukatların yazdığı dilekçelerin okunması için daha fazla zaman mı harcanacak.Yargısız infaza dönüşen tutuklamalar mı sona erecek.Hâkimler üzerindeki baskılar mı kalkacak.Adliye personelinin özlük haklarında bir iyileşme mi yapılacak.Temyiz mahkemelerindeki dosyalar mı eriyecek.Sonuç olarak biri çıkıp bana anlatsın.” “Bu anayasa değişiklikleri halkın hangi sorununu çözecek ki, adına “yargı reformu” denmiş.”
Akademik düzeyde sürdürülen “şekil yönünden inceleme” tartışmasından ise, bir şey anlayan yok gibi. Hükümet ve yandaşları diyor ki, mecliste çoğunluğu sağlayan parti Anayasa’nın değiştirilemez maddelerini de değiştirebilsin. Değiştirecek de ne olacak sanki. Halkın hangi sorunu çözülecek. Milli gelirden kişi başına düşen pay mı değişecek.İşsizlik mi ortadan kaldırılacak,KPSS mı ortadan kaldırılıp işkenceye son verilecek. Yolsuzluklar mı yok olacak,devletin malını çalanlar hukuk önünde hesap mı verecek. Hayat pahalılığı mı bitecek,işçi,memur,emekli,çiftçi huzura ve rahata mı kavuşacak. Can ve mal güvenliğimiz mi sağlanacak. Terör mü sona erecek. Çiftçinin ürünü mü para edecek. Hayvancılık mı gelişecek,et mi ucuzlayacak. Yabancılara peşkeş çekilen milli ve stratejik işletmeler geri mi alınacak,tüyü bitmemiş yetimin hakkı mı korunacak. Madenleri işletmek üzere vatandaşa bir imkan mı sağlanacak. Eğitim sorunları mı çözülecek,bir daha 30.000 öğrenci sıfır almayacaklar mı. Sanayicinin yüzü mü gülecek,yeni yeni fabrikalar mı açılacak. Soruları artırın artırabildiğiniz kadar…
Hükümet ve yandaşlarının kafası en iyi hile i şer’riye konusunda çalışıyor galiba. Olası bir iktidar değişikliğinde hesap vermekten kurtulmak için giderayak, kendileri için bazı tedbirler mi almak istemektedirler. Yüce Divan’ın hâkimlerini bugünden seçmek, tedbirlerin en önemli ve sonuç alınacak olanıdır. 12 Eylül’de önümüze konacak olan sandığa “evet” pusulasını koyarsak, devleti talan edenleri de hesap vermekten kurtarmış olacağız!..
Bu nedenle neye “evet” diyeceğimizi çok iyi anlamamız gerekir.
O bakımdan herkesin üzerine düşen görev: Gerçeği araştırıp öğrenmek ve ona göre oy kullanmaktır. Geleceğimizi bu kadar yakından ilgilendiren bir konuda, dedikodu düzeyinde kalan bilgilere itibar edilerek oy kullanılamaz…
İhanet bile bundan daha kötü olamaz!..
“Bir şahsın yaşadıkça memnun ve mutlu olması için lazım gelen şey,kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmasıdır.””Dünyada her millet icraatına tahammül ettiği hükümetin mesuliyetine ortak sayılır.” Mustafa Kemal ATATURK

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.