Yazıcıoğlu Ve Arkadaşları Neden Bulunamıyor

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Büyük Birlik Partisi Başkanı ve arkadaşlarına neredeyse 48 saat olacak buna rağmen halen ulaşılamadı. Cep telefonları sinyallerinden yer tespitleri yapıldı halen bulunamadı. Helikopterde bulunan kameraman “ayağım kırıldı diğerlerinden ses yok” diyor. .   İHA muhabiri İsmail Güneş konuşuyor “tespit edin bulun yerimizi” diyor. Ve buna rağmen  bekleyiş sürüyor.

 

Tüm haberleri defalarca dinledik. Anlamadığım konu ise 24 saat geçmesine rağmen elle tutulur bir gelişmemin olmayışı.

 

Bizim arama kurtarma konusun da ki gücümüz bu kadar mı?

 

Bırakın cep telefonu sinyalini, helikopter dijital sinyal vermiyor mu?

 

Kaza meydana geldikten sonra İHA muhabiri  İsmail Güneş 112 “Acil Yardım” hattını arayarak  “Bizi kurtarın” diye feryat etse de yetkililer müdahalede gecikmiştir.  

 

Devlet tüm imkânlarımız ile seferber olduk açıklamasını yapıyor, bir valide ulaşıldı ambulanslara ulaştırılıyor diyor ama gerçek o ki halen ulaşılmış değil.

Vali böyle açıklamayı neden gerekli görmüştür? bunu da anlamak mümkün değil.

 

Çok değil 2 ay önce;

 

Uludağ’da snowboard yaparken öğle saatlerinde kaybolup 14 saat sonra donmak üzereyken bulunan ve yolda hayatını kaybeden 21 yaşındaki Ümit Özgen’ in durumu da aynıydı.

 

Cep telefonu ile yerini tarif etmiş olduğu, sinyal ile yer tespiti yapıldığı halde bir türlü bulunamamıştı Özgen. Özgen’in babası Cep telefonu şirketinden yer tespiti istediklerini, ancak “savcılıktan izin alınması” istenmesi nedeniyle 4 saat beklendiğini ileri sürmüş, “Tam 4 saat sonra noktayı bize verdiler. Bu arada kimleri devreye sokmadık ki. Uludağ gibi bir yerde bunu nasıl becerdiler, onlara sormalı” diye feryat etmişti.

 

Ne bu olayda ki izin olayına anlam vermiştim, ne de Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının bulunamayışına bir anlam veriyorum.

 

Dinleme-izleme cihazları var ama bu olayda işe yaramıyor. Şarj bitse de pil üstünde olduğu sürece sinyal alınabiliyor, hatta dinlenebiliyor ama helikoptere ulaşılamıyor.

 

Gerektiğinde tüm konuşların dokümanlarına ulaşılıyor ama bu olayda değil.

 

BBG evi gibi teröristlerin saklandıkları yerler izlenebiliyor ama helikopterin düştüğü bölge gözlenemiyor.

 

Helikopter yanlış yerde arandı açıklamaları var. Geçen sürede ise kaza bölgesi zaten karla kaplanmıştır.

 

Şimdi 6 can, ilkelliğimizin kurbanı mı oluyor?

 

Dilerim Yazıcıoğlu ve arkadaşları, mucizenin adı olur…

 

nuran.talay@politikadergisi.com

 

Yorumlar

Türkiye'de kriz yönetimi her konuda acz içinde

Arkadaşıma dün sormuştum; Ulaşıldı mı Yazıcıoğlu ve helikopterde bulunan insanlara diye.

Arkadaşım Ohoo demişti çoktan... Vali açıklama yaptı ambulanslar gidiyor diye. Sen gündemi hiç mi takip etmiyorsun diye dalga geçti bir de benimle dün.

Oysa ki benim izlediğim haber kaynaklarında daha ulaşılamadığı yerinin net tespit edilemediği bilgisi vardı. Ama devletin valisi açıklama yaptıysa doğrudur diyerek Yazıcıoğlu ve beraberindeki insanların sevdiklerine kavuşması için bir insan olarak samimi duygularımı geçirmiştim içimden.

Türkiye'de hiç bir "kriz" in adam gibi yönetilmediğine bir kez daha tanık olduk.

Allah bu milleti krizlerden ve basiretsiz idareci ve yöneticilerden korusun ne diyelim.

Siyaseten fikriyatıyla çatışsam da;
Temennimiz Yazıcıoğlu'nun sevenlerine kavuşması.

Vicdan denen şeyin hiç bir insanda kaybolmaması dileğiyle...

Umarım dediğiniz gibi mucizenin adı olurlar.
Sevenlerine sabır dilerim.

AKP hükümeti beceriksiz

Beceriksiz AKP hükümeti ile her şeyimiz Allah'a kaldı. Yine de Allah'tan umut kesilmez! Kazazedeler sağ selim sevdiklerine kavuşurlar inşallah. Temennim budur benim de.

Nereden Nereye

Aslen kendisini, BBP'nden, Türkeş'in halefi olma şanına en yakın olması itibarıyla MHP'ye dikey geçiş yapacak muhterem şahs olarak gördüğüm Yazıcığolu, 1978'de Abdullah Çatlı yakalandığı sırada,şubeye telefon açarak, 'Bu size son ihtarım. Abdullah Çatlı’yı bırakmazsanız Ankara'nın 150 yerinde bomba patlatacağız' diyerek emniyeti tehdit edivermiştir. Aynı tarihte, Maraş katliamınında bunların başını çektiği ülkücü hareketin hazin bir eseri olduğunu kafamızın bir köşesinde daima tutmak gerekmektedir. Ve ne hazindir ki Yazıcıoğlu'nun helikopteride düşmek için Maraş'ı bulmuştur.

Her şeye rağmen, mazisi ve olası istikbali pek de tarafımdan sempati hissettirmeyen Muhsin Bey'e şu saatte siyasi değilde insani bakmak gerekmektedir. Ayrıca bahse konu sadece o değil araçta bulunan toplam altı kişidir. altı hayat. Göz göre göre kaderine teslim edilmiş 6 kişi!

Kriz yönetiminin skandala dönüştüğü meydandadır.
Tabi böyle bir havada helikopter tercihi de ayrı bir cesaret örneğine konudur.
Kazayı yapan Yazıcıoğlu değilde başka biri olsaydı -mesela başbakan yahut sıradan bir yurttaş veya turist- aynı fiyasko yaşanır mıydı sorusu da akılda tutulmalıdır.

En nihayet can çekişen insanları teslim etmekte direnen tabiat ana ile bizim yönetim zafiyetimiz birleşince, elden dua etmekten başka bir şey gelmemektedir.

BAŞIMIZ SAĞOLSUN

HANİ KUZEY IRAK A OPERASYON DÜZENLEYEN ASKERLERİMİZ DAĞLARI BBG EVİ GB İZLİYORLARDI .TÜRKİYE ADINA BÜYÜK BİR AYIP.MUHSİN YAZICIOĞLU DURUŞUYLA ÇİZGİSİYLE ÖRNEK BİR SİYASETÇİYDİ.YEDİDEN YETMİŞE BÜTÜN HALKI ÜZDÜ.SON MİTİNGİNDE KULLANDIĞI ÜSLUBU GÖRÜNCE DİĞER SİYASETÇİLERİMİZN NE KADAR MAHALLE AĞZIYLA KONUŞTUKLARINI FARK ETTİM.ÜLKEMİZDE YAZICIOĞLU ŞANSIZLIĞI VAR.ÖRNEK BİR POLİTİKACIYDI .SAĞ İKEN KİMSEYE MALZEME OLMADI LÜTFEN ÖLÜSÜNÜ MALZEME YAPMASIN KİMSE .BİR MUHSİN YAZICIOĞLU ZOR YETİŞİYOR.TÜRKİYENİN BAŞI SAĞOLSUN

KRİZİN KENDİSİ BU ÜLKE YÖNETİCİLERİDİR.!

Kurtarma rezaletinden başka izahı olamaz bunun.Bu çağda bu kafalarla yönetilince böyle oluyor maalesef!Yer tesbiti yapılmadan''Bulundu,hastaneye götürülüyor''diye açıklama yapan Devletin Valisinin olduğu bir ülkede aman sakın bunlara kimse işini düşürmesin.!Rezalet baştan sona kadar her yetkiliyi kapsamaktadır veeee...Ülke kan kaybetmeye devam ediyor!

İçten Davranmak

Son söyleyeceğim sözü ilk söyleyeceğim.

Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölmesi açıkçası beni hiç ırgalamadı.

Hiç vicdandan,insaniyetten dem vurmayın.

Bugün şahit olduğum gibi, birçok Alevi ailesi bu haberi aldığında sevincinden ne yapacağını bilemedi.

Kahramanmaraş'ta ki katliamlarda parmağı bulunduğu iddiasıyla yargılanan Ökkeş Şendiller ile birlikte BBP partisini kuran Yazıcıoğlu, Nizam-ı Alem Ocakları adı altında gençler arasında örgütlenmeye çalışıyordu. Hrant Dink cinayetini işleyenlerinde bu örgütlerden çıkan BBP'liler olduğunu bilmekteyiz.

Yazıcıoğlu Maraş'ta ki katliamla şöhret oldu ve yine Maraş'ta öldü. Nasıl Alparslan Türkeş öldüğünde üzülmediysem, Yazıcıoğluna da hiç üzülmedim ve sevinmedim.

Her öleni kahraman ilan etmek huyumuzdan vazgeçmeliyiz.

Bugün bir parti lideri olan Doğu Perinçek cezaevinde ölseydi merak ediyorum bu kadar yaygara koparılırmıydı?

Derin Devlet, Yazıcıoğluna sahip çıktığı gibi Perinçek'e sahip çıkarmıydı? Hiç sanmıyorum.

Evren Yelkanat'a sormak isterim...

"Hiç vicdandan,insaniyetten dem vurmayın." demiş kendisi.

Neyden dem vuralım bir "insan" olarak?

insani değerlerimizi vicdanımızı yitirirsek;

Hangi referansla ve hangi yüzle; Maraş katliamına üzülecek, kızacak, yapanları ve yapılanı unutturmayacaksın?

İnsan olarak vicdanını sen unutursan ve hatırlatılmasından rahatsızlık duyarsan, birilerinin vicdansızlığını ve insani değerlerinden yoksun olarak yaptığı davranışları hangi hakla eleştirebilirsin?

Seni "ırgalamadıysa" bu senin vicdanın...

İnsan olana insan olarak bakmak, insani değerlerinden uzaklaştığı noktada da eleştirmek ve karşı olmak en doğal hak ve bu hakla bu tavrınızı şahsen eleştiriyorum.

Eleştirebilmek

Tavrımı eleştirebilirsiniz elbette ki,fakat ben insanların söylemek isteyipte söylemediklerini aktardım.

Çatlı ile kolkola gezen biri öldüğünde arkasından rahmet okuyacak biri değilim.

İçimden geçeni söylüyorum ve vicdanım son derece rahat. Ne birini öldürdüm ne de bir provokasyonun içinde bulundum.

Bakış açısı da insanın kendi vicdanına göre değişir.

Abdullah Öcalan öldüğünde de birilerinin vicdanı sızlayacaktır fakat bu beni yine hiç ırgalamayacaktır.

İnsan olmanın erdemlerini ise burada hiç tartışacak değilim. Benim kıstaslarımda bu tip hümanizm anlayışı ise sadece bir hiçliğin göstergesidir.

Eyvallah

Hiçlik bize düşsün :) Sen sen kal :)))

insani duygularınız...

insani duyguları boş yere kabarmış erdinç bey, size tek bir lafım var :

- zalime merhamat edersen bir gün gelir sana da zulm edilir.

Farkında mısınız adam öldü!

Adam öldü "dilruba" inanan için Allah bilir ben bilmem akıbetini, inanmayan için ise, adam öldü ! Ölüye merhamette gösterilmez ölüden zulüm de gelmez aslolan şudur ki bizim insan olarak insani duygularımızı kaybetmememiz yoksa nasıl olur ki insanlık uğruna mücadele ettiğimizi birilerini ikna ederiz...

Her neyse anlayan anlamıştır. Anlaşılmadığımı düşünmek ise alıştığım bir konu anlaşılsam birileri %47 olmazdı :)

Muhsiz Yazıcıoğlu'nun Vefatına Dair...

insani duygular herkese duyulucak kadar basit değil. insan olmak basit değil çünkü. konu üstüne tek sözüm var size erdinç bey:

- zalime merhamet edene zulm edilir.

;)

Eyvallah.

SİVASIN YİĞİDOSU

7,5 yıl Mamak'ta yattı. Kendi ifadesiyle 12 Eylül yönetiminin işkencelerine maruz kaldı, vücuduna elektrik verildi. Hatta işkence gören solcu bir gence destek olduğu için dayak bile yedi: "O kadar çığlık atıyordu ki; dayanamadım 'yeter artık; hepimiz insanız' dedim. Sonra beni de hücremden çıkartıp falakaya yatırdılar." 12 Eylül darbecilerinin yargılanması için de mücadele veren Yazıcıoğlu, genç nesle hep şu mesajı verdi: "12 Eylül'den önce kavga edenler değil, bu kavgayı seyredenler suçluydu. Gençliği girdaba sürüklediler ...[emek hocadan alıntıdır] .....mucahit kubilay.

Evren Yelkanat

'Bugün şahit olduğum gibi, birçok Alevi ailesi bu haberi aldığında sevincinden ne yapacağını bilemedi.'

Hiç bir Alevi ölmüş -bu şekilde ölmüş- birinin ardından böyle bir coşkuya kapılamaz. Şialık’da belki ancak Alevi Tasavvufunda kin, öfke ve garezin yeri yoktur ve dahi buna öğreti gereği hakları da yoktur.

İmam Cafer-i Sadık'tan itibaren Anadolu’da yaşanan Alevi linçlerinin neredeyse tamamına el kaldırılmadan boyun eğilmiştir. Bir diğer tabirle 'Dava mahşere bırakılmıştır.' Aleviliğin üstün erdemi de bundan ileri gelmektedir, sebat!

Ne isterdik? Malum şahs ve dostlarının cezasını İlahi Adalet kesmeden, Adalet Bakanlığı kesseydi. Yargıtay cezalarını bozup, idam ve müebbetleri kaldırıp 91'de de affedip, nispet yapar gibi milletvekili sıfatıyla adeta madalyalandırmasaydı.

Her fırsatta yazılarımda hatırlatıyorum zaten. Bunlar sadece Maraş değil; Çorum,Ordu-Fatsa, Malatya, 7 Tipli katliamı, Sivas gb olaylarında senaristi hatta bizzat failidir. Üniversitelerde, sokaklarda birer ikişer öldürülenlerin, yurtlarda dövülenlerin de haddi hesabı yoktur.

Ancak her şeye rağmen gözünü kan bürümüş insanlar gibi –zamanında onlar gibi- cenazelerin üzerinde tepinmenin de alemi yoktur. Alevilerin birinci görevi millete kin gütmek değil kendi tarihlerini, hizmet ettikleri tasavvufu öğrenmektir. Cehaletten kurtulmaktır.

Cevap Niyetine

Benim anlattıklarım bir tespitti. Birçok Alevi ailesinin Muhsin Yazıcıoğlu için hissettiklerini de aynen aktardım. (Kişisel Gözlemimdir) Bu sözlerimden dolayı bana Aleviliği tarif etmenize veya Alevi Tasavvufu hakkında bilgi vermenize gerek yok. Sözleriniz Alevilere yönelik ise - ki öyle olduğunu hissediyorum - bu durumda da muhatabınız ben değilim. Siz bir Alevi'nin nasıl davranması gerektiğinden bahsetmişsiniz, ben ise Alevi ailelerinin bu olaya bakış açısından bahsettim. Şahsen Alevi değilim, Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünü de kendi açımdan şöyle değerlendirdim:

Yazıcıoğlu Maraş'ta ki katliamla şöhret oldu ve yine Maraş'ta öldü. Nasıl Alparslan Türkeş öldüğünde üzülmediysem, Yazıcıoğluna da hiç üzülmedim ve sevinmedim.

Daha öncede de dediğim gibi beni ırgalamadı. Eğer sevinseydim de bunu açık açık söylerdim.

ÇOK NORMAL....

BENİM ALEVİ ARKADAŞLARIMIN AİLELERİ BAKLAVA DAĞITTILAR O ÖLDÜ DİYE. ZAMANINDA ACILAI DAHA BÜYÜKTÜ ACABA O ZAMAN ÖLSEYDİ NAPARLARDI. HERALDE SOKAKLARDA BAŞIMIZ SAĞ OLSUN DİYİP GÜLEREK BİRBİRLERİNE SARILIR BOLCA GÜLERLERDİ.
BÖYLE OLMASI DA HEPİMİZ AÇISINDAN ÇOK NORMAL KARŞILANMALI. ÇÜNKÜ KATLİAM GİBİ BİR ACIYI ANCAK O KİŞİNİN ÖLÜMÜ BİR NEBZE OLSUN DİNDİREBİLİR.
Şahsen ölen benim babam,dedem,abim olsaydı daha çok ohhh iyi oldulu konuşuyor olurdum. çünkü bu kaybedilenin yerini asla dolduramayacak bir mutluluk vesilesi. kim ne derse desin.

Herkese

Ben kimsenin inancını soruşturmuyorum. Sadece Maraş Katliamı'nın ne zaman olduğunu Maraşlı Alevilerden ve dışında bir avuç insandan başka hatırlayan yoksa Tasavvufu, ve dahi fazlasını hatırlatmaya lüzum vardır diyorum. Anayasası ortadadır:

ŞERİAT KAPISI: İman, ilim, ibadet, haramdan kaçmak, ailesine faydalı olmak, zararsız olmak, Peygamber emirlerine uymak, şefkatli olmak, temiz olmak, yaramaz işlerden sakınmak.
TARİKAT KAPISI: Tövbe etmek, mürşidin isteğine uymak, temiz giyinmek, iyilik için savaşmak, ümitsizliğe düşmemek, ibret almak, nimet dağıtmak, özünü fakir görmek.
MARİFET KAPISI: Edeb, bencillik kin garezden uzak olmak, perhizdarlık, sabır ve kanaat, utanma, cömertlik, ilim, hoşgörü, özünü bilmek, ariflik.
HAKİKAT KAPISI: Tevazu, kimsenin ayıbını görmemek, yapabileceği hiçbir iyiliği esirgememek, Allah’ın her yarattığını sevmek, tüm insanları bir görmek, birliğe yönelmek ve yönetmek, gerçeği gizlememek, Mana’yı bilmek, sırrı bilmek, Allah’ın varlığına ulaşmak. Budur.
***
Eskiden Sivas'tan öncesi hatırlanmazdı. O da yeni diye. Evveli ise bir kaç yıldır dile dolanır oldu. Nasıl? Avrupa’da insan hakları diplomatlarını arkasına, parayı ve tabii gücü eline alan gurbetçilerin Alevi örgütlenmeleri sayesinde… Yoksa memleketimde ne vakit üç Alevi bir araya gelse dördüncü Alevi mutlaka sabote eder. Birlik yoktur. Abuk sabuk yorumlarla Alevilik şekilden şekile sokulmuştur.
Kızgınlığım, Aleviliği küçülte küçülte sıradan bir felsefik düşünceye evirip, siyasi fraksiyonların ve hatta ateizmin torbasına atan cahil cühela nesiledir. Zira hizmet ettiği yoldan haberi olsa, birinin ölüsüne sevinmez.

Bahsettiğiniz bakış açısındaki Alevilere şunu sormak isterim. Aralarında Sivaslı var mı bilmem. Sivas'ta bulundunuz mu hiç, onu da bilemem. En uç mahallesinden Madımak Otel'e varmak sürünerek gitse yarım saattir. Sivas'ın üçte biri -belki daha fazlası- Alevidir. Neredelermiş o insanlar saatlerce yanarken? Daha bir hafta öncesine kadar Muhsin Y. salınıyordu Sivas caddelerinde. Eceliyle öldükten sonra arkasından 'iyi oldu' diye küfür savurmak dünyanın en kolay işidir.
Gerçekten bu adamın nelere sebep olduğunun farkında olan Alevi -daha önce insan- öldü diye sevinmez, bilakis üzülür! 'Yaşamalıydı' der! Mümkünse 100 yıl yaşamalıydı. Hesap vermeliydi. Ölüm bunlar için kurtuluştur, ödüldür! Hele de popülaritesinin zirvesinde -başka deyişle yakışıklı çağında!

Not: Siz söylemeden ben söyleyeyim gerçi: Hangi adalete hesap vereceklerdi! Ağar, Kırcı, Çatlı, Çiller, Ö.Kenger,Türkeş, Ecevit(Maraş olaylarında CHP iktidarı ile kendisi de başbakan- ironiye bak hizaya geç).... çok mu hesap verdi-veriyor!

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.