Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Yeni Yılda Türkiye
- Durum Çok Ciddidir
- Ey Gafiller! Ülkemizi Bölüp Hükmedemeyeceksiniz!!!
- En Büyük Düşman Kim midir?
- Öğretmenlerimizin Hakkını Ne Zaman Vereceğiz ?
- Türk Askerini Tanıtmaktır Gayemiz
- Kıbrıs- Siyasal Güç ve Günün Savaşına Etkisi!
- Sözde Kalemşorlaradır Sözüm
- Ey Kanla Beslenenler! Bıktırdınız Artık!
- Özgür Yaşamak İmkansız Değildir
- Ve Yine Vicdanlar Rahatsız...
- ADALET DENETİMİNDE BİR ADALETSİZLİK VAR!
- Müzikten Güç Alan Moray'lar
- Düşünelim Diye Bir ALINTI
- Vatanseverlere Yapılanların Hesabı Sorulur Elbet!
Adaletin Küçüldüğü Ülkelerde Büyüyen Suçlular Olur!
Sevgili dostlarım ve kahraman silah arkadaşlarım, kaleme aldığım bu yazının başlığını ne koyayım diye az düşünmedim. Şimdi hangi gerçek aydından esinlenerek yukarıdaki başlığı koyduğumu merak ediyorsunuz biliyorum..
Benim de içinde bulunmaktan kıvanç duyduğum Edebiyat Galerisi Sitesi’nin 11 Şubat 2012 tarihi dördüncü yaş günüydü . İşin güzel ve anlamlı yanı ise bu yıl aydınlık İzmir’den doğmasıydı. Anılan günde bizzat tanışma imkanı bulduğum Sayın Emine Pişiren’in ( aynı zamanda anılan sitenin sahibi ve genel yayın yönetmeni olurlar.) kaleme aldığı “Sahildeki Ceset” hikayesinden esinlenerek koyduğumu gururla belirtmek isterim.
Artık şimdi adaletin küçültüldüğü yerde hapishanelerin suçlularla nasıl dolduğunu görmeye çalışalım..
Son on yılda Ülkemizin en önemli Milli Güç Unsuru(MGU) olan “Adalet sistemi” de maalesef yara aldı ve kan kaybetmeye devam ediyor.
Öncelikle belirtmeliyim ki, bu cümleye itirazı olanlar kör, sağır ve dilsizdirler..
Değerli dostlarım son avukatlık ücretlerinden haberdar mısınız?
Bilmeyenler veya gözünden kaçanlar için aşağıda kısaca belirteceğim. Ancak önce bazı tespitlerimi sizlerle paylaşmalıyım.
Hiç unutulmasın ki, aşağıda açıklanan avukatların ücretleri , hakkını arayacak olana korku ve göz dağı verirken , zekasını hince kullanan avukatların ise arpalıklarını tuzu kurulardan karşılayacağı anlamına geliyor. Neden derseniz yüklü meblağdan gözü korkan fakir ve çaresiz vatandaşlar avukatların yanına bile yaklaşamayacaktır. Bu da demektir ki, ya seslerini kesecekler ve haklarında verilecek adil olmayan kararlara boyunlarını bükmek zorunda kalacaklar, yada kendi hukukunu kendi tayin edecek ki, bunun karşılığı cinayet ve kodes olacaktır.
Kodestir deyince 18 Şubat 2012 tarihinde Değerli, onurlu kalem sayın Yılmaz Özdil’in Hürriyet gazetesinde kaleme aldığı “ Bizim Alkatraz” yazısının bir tümcesi , olayın vahametini açıklar niteliktedir.
Bakınız! Türkiye’de adaletsizliği ve yaklaşan tehlikeyi sayın Özdil nasıl ustaca dile getirmiş:
“Dördüncü koğuş deyip geçmemek lazım. Utanç müzesinin simgesi. Dördüncü koğuş 80 kişi kapasiteli, güya 200 kişiyi tıkmışlar oraya, ranzaları bitiştirip ayaklı başlı yatırmışlar, yer kalmadığı için mecburen nöbetleşe uyumuşlar.”
Adalet Ordusunda “bitaraf olan bertaraf olur” ilkesiyle yapılan bir seri tuzak değişikliklerin beraberinde ne gibi olumsuzlukları getireceğini sizlerin takdirlerine sunarım.
Daima güçlüyü , tuzu kuru olanı koruyan değişiklikler nedeniyle emrinde çalıştığın birini mahkemeye vermeyi bir dene de başına gelecekleri gör bakalım.
Şimdi sizlere suça teşvikin önemli bir adımı olan “Avukatlık Ücretlerinin” son durumunu kısaca belirtebilirim..
“İstanbul, Ankara ve İzmir barolarına kayıtlı avukatlara danışmak cep yakacak. Barolar tarafından belirlenen ve 2012 Ocak ile Aralık ayları arasında kadar geçerli olacak yeni tarifelerde, avukata sözlü danışma 500 ile 750 TL'den başlayacak. Buna göre İstanbul ve Ankara'da boşanmak için mahkemeye gidecek bir çift, avukat tutmaları halinde en az 4 bin TL ödemek durumunda kalırken bu rakam İzmir'de 3 bin 270 TL olarak belirlendi. Eğer çiftler anlaşmalı olarak boşanmaz, dava çekişmeli sürerse rakam daha da yükseliyor. Nafaka davalarına İzmir'de 2 bin 730 TL'ye, İstanbul'da 3 bin 750, Ankara'da ise 2 bin 750 TL'ye bakılacak.”
Bir zamanların Başbakanı olan Mesut Yılmaz’ın 2004 tarihinde TBMM tarafından, Güneş Taner ile birlikte "Türkbank ihalesi sürecinde malın satımında ve değerinde fesat oluşturacak ilişki ve görüşmelere girdikleri ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanunu'nun 205. maddesine uyduğu iddiasıyla" hakkında Yüce Divan'a sevk kararı alınmıştı hatırladınız mı?
Ama netice ne oldu derseniz müteakip maddeleri okumanız yeterli olur sanırım..
Yüce Divan, 23 Haziran 2006 tarihinde davanın kesin hükme bağlanmasını 4616 sayılı Şartla Salıverilme Yasası uyarınca erteledi. Üç üyenin sanıkların beraatını istemesine karşın oy çokluğuyla verilen karar sonucunda, dava normal zaman aşımı süresine kadar muhafaza edildikten sonra düşecektir .
Ne mi olacak duyamadım?
Dava düşecektir , düşecektir!!!!!! Maalesef ülkemiz bu gibi hukuksuzluklara ve çarpıklıklara verilecek örneklerle doludur. Biz ilginç bir örnekle yetinelim dedik..
Dostlarım yine sözün bittiği yerdeyiz..
Allah fakirlere ve çaresizlere önce sabır, daha sonra da metanet ve kuvvet versin.
AMİN..
Adalet ordusu ancak doğru yörüngeye oturtulduğunda cinayetler azalır ve hapishaneler boşalır..
Hepinize sağlıklı, huzurlu ve en önemlisi de uyanık olmanız dileğiyle en derin sevgi ve saygılarımı sunarım..
Fevzi MORAY
Yorumlar
Yeni yorum gönder